Son yıllarda Türkiye’de yaşanan trafik kazaları ve bunların yol açtığı sonuçlar, toplumu derinden sarsıyor. Ancak hiç şüphesiz, en acı örneklerinden biri de 23 yaşındaki Dilara K.’nın yaşadığı talihsiz kazadır. Dilara, hayatının baharında geçirdiği bu kaza sonucunda yüzde 98 engelli kalmış durumda. Şimdi ailesi, kazanın sorumlusunun aldığı cezanın adaletsizliğini dile getiriyor. Aile, “Bu ceza bizi üzdü, perişanız” diyerek öfke ve üzüntülerini ifade ediyor.
Olay, geçtiğimiz yıl meydana geldi. Dilara, arkadaşlarıyla birlikte sahilde keyifli bir gün geçirirken, dikkatsiz bir şoförün kullandığı araç bir anda yola fırladı. Dilara’ya çarpan bu şoför, kazanın ardından kaçarken, Dilara ağır yaralandı. Hastaneye kaldırıldığında, doktorlar ailesine büyük bir üzüntüyle yüzde 98 engelli kalacağına dair kötü haberi verdi. Yaşanan bu trajedi, Dilara’nın hayatını değiştirdiği gibi ailesinin de hayatını alt üst etti. Kazanın sorumlusuna açılan davada ise verilen ceza, aileyi derinden yaraladı. Mahkeme, şoföre yalnızca birkaç ay hapis cezası verdi. Hapis cezası, iyi hal indirimiyle birlikte daha da azalınca, aile, adaletin yerini bulmadığına inanıyor.
Dilara’nın ailesi, mahkeme kararını öğrenince şok oldular. Aile, “Adaletin yerini bulmadığını düşünüyoruz. Bu ceza, sadece bir kağıda yazılmış bir rakamdan ibaret. Bizim için asıl ceza, Dilara'nın yaşadığı sıkıntılar” diyor. Aile, Dilara’nın günlük hayatta karşılaştığı zorlukları, fiziksel ve psikolojik travmalarını anlatmakta zorlanıyor. Dilara, artık bir engelli koltuğuna bağımlı yaşamını sürdürmek zorunda. Sık sık terapilere gitmesi gerektiğini belirten ailesi, bu sürecin kendileri için maddi yük olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, yaşanan olayın akabinde Dilara’nın tedavi sürecinin devam ettiğini ve sürekli destek ihtiyacı olduğunu vurguluyorlar.
Aile, aynı zamanda bu tür kazaların önlenmesi için toplumun trafik kurallarına daha sıkı uyması gerektiğine inanıyor. “Daha fazla insanın böyle bir durumla yüzleşmemesi için, trafik kazaları konusunda daha fazla bilinçlenmek gerekiyor” diyorlar. Dilara’nın yaşadığı durumun hemen herkesin başına gelebileceğini hatırlatan aile, bu konuda kamuoyunda daha fazla farkındalık yaratılmasını istiyor.
Bu tür trajik kazaların yanı sıra, hukuk sistemindeki boşlukların da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan aile, “Sorumsuzca yapılan bir hareketin böyle ufak bir ceza ile geçiştirilemeyeceğini düşünüyoruz. Bizler, sadece Dilara için değil, tüm mağdurlar için adalet istiyoruz. Bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diyorlar. Türkiye’de trafik güvenliğinin artırılması ve bu tür olayların önüne geçilmesi, sadece yetkililerin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.
Dilara, yürümekte ve günlük yaşamını sürdürmekte büyük zorluklar yaşıyor. Ailesi, onun en iyi tedaviyi alabilmesi için her türlü imkânı seferber etmiş durumda. Ancak geçim sıkıntısı çeken aile, maddi yükün oldukça ağır olduğunu dile getiriyor. “Dilara'nın tedavisi için harcadığımız para, yanına dahi yaklaşamaz” diyorlar. Aile, kendilerine yapılan yardımlar için minnettar olduklarını da ekliyorlar. Ancak, kendilerinin dışında birçok ailenin daha böyle zorluklar yaşadığını göz önünde bulundurmamız gerektiğini vurguluyorlar.
Trafik kazalarının yaşanmasının önlenmesi, sadece biraz dikkatle mümkün olabilir. Ekstra önlemler, daha dikkatli sürüş ve trafik eğitimi bu konuda hayati önem taşıyor. Aile, “Daha fazla insanın canı yanmasın, daha fazla insanlar mağdur olmasın. Trafik kazalarının önlenmesi için gerekli önlemler acil olarak alınmalı” vurgusu yapıyor.
Sonuç olarak, Dilara’nın hikayesi, sadece bir trafik kazasının sonuçlarından ibaret değil; aynı zamanda toplumun adalet arayışını ve trafik güvenliği konusundaki eksikliklerini gözler önüne seriyor. Dilara ve benzeri mağdurların yaşadığı acıların daha fazla sayıdaki insanı etkilememesi için hepimize düşen sorumluluklar var. Bu nedenle, güvenli bir toplum için el birliğiyle hareket etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.